Hangi kusurunu düzeltme fırsatı verdiler?
Son durağa gelmeden yolculuğun bitmek üzere olduğunu haber verdiler mi sana?
Birdenbire buraya kadar dediler.
Oysa bilseydin nasıl bakardın istasyonlara, pencereden görünen hiçbir ağacı, hiçbir gökyüzü parçasını kaçırmazdın.
Bütün sularda gölgeni seyrederdin...
Oğuz Atay-Tutunamayanlar

Friday 14 June 2013

Kuşadası Bodrum ( Selanik Turunda 6. ve 7. Gün )

Yapılan Yol 126 + 55 km
Toplam Tırmanış 1890 metre
En yüksek Tırmanış 285 metre

Kuşadası' nda yağmur diniyor. Yola koyuluyorum. Artık turumun Türkiye ayağında son günüm. Hedefim akşam Bodrum da olmak. Yaklaşık 150 km yol yapmayı planlıyorum.


Henüz adadan yeni çıkmıştım. Rampa  tırmanmaya başlamıştım ki arkadan bir bisikletçinin geldiğini fark ettim.

Yavaş pedallarla bana yetişmesini bekliyorum. Yolda ilk arkadaşım Mehmet oluyor. İstanbul'dan yola çıkmış benim gibi. Hedefinde Adana'ya kadar gitmek var.

Konuşa konuşa yol alıyoruz Mehmet le. İki gün boyunca yol arkadaşı olacağımızı bilmeden birlikte basıyoruz pedallarımızı.

İlk sigara molası verdiğimde bana şöyle sesleniyor. Bisikletçi sigara içer mi? Ben 1,5 paket içtiğimi söyleyince çıkarıyor kendi sigarasından :)) Biraz bisiklete biniyor biraz tüttürüyoruz.



Bafa gölüne henüz varmadan yol yaklaşık 30 km kadar düz gidiyor. Asfalt ta güzel. İyi yol alıyoruz. Bafa gölüne vardığımızda yağmur çisenti şeklinde başlıyor. Yol çalışması nedeniyle asfalt yok zemin toprak ve taşlı. Haliyle burada lastik patlatıyoruz.




 Bafa gölü manzarasını boş geçmiyoruz. Üç tütün molası kadar dinlendikten sonra gölün üzerinde yağmur bulutlarını görüyoruz. Bulutların hareketi bizim yolumuza doğru yoğunlaşıyor. Henüz tam bastırmadan yağmur, kendimizi gölün kenarında bir tesise atıyoruz. Çok misafirperver olmuyorlar ama burada biralarımızı yuvarlayıp telefonlarımızı şarj ederken yağmur da olanca hızıyla yağmaya devam ediyor.

Yağmur biraz dindiğinde hemen yola koyuluyoruz. Yağmura karşı önlemimiz tesisten edindiğimiz çöp poşetleri.

Yarım saat kadar çisenti altında pedallıyoruz. Yağmur dindi derken bir sonraki köyde tekrar şiddetli yağmura yakalanıyoruz. Yine de şanslıyız sığınacak bir lokanta buluyoruz. Milas'a daha yolumuz var. Yağmur yüzünden bu köyde konaklasak mı devam mı etsek bir türlü karar veremiyoruz. Yağmur'a rağmen ikimiz de devam etme yönünde karar veriyoruz.


Sağanak çisentiye döndüğünde tekrar pedal basmaya başlıyoruz. Çisenti yavaş yavaş diniyor.

Önümüzde yağmur bulutları, yol ıslak ve zemin bozuk.  Sonunda Milas'a varmadan gökkuşağı çıkıyor. Doğa bize bir işaret veriyor. Bundan sonra size zorluk çıkarmayacağım diyor rengarenk gülümseyerek.
 

 

 

Biz yağmur yağacak mı yağmayacak mı derken bulutları takip etmeye devam ediyoruz. Yoldaki su birikintileri bize yağmurun az önce sağanak şeklinde yağdığını gösteriyor ama üzerimize hiç yağmur damlası düşmüyor.
 

 


 
Milas' a vardığımızda bir benzincide son molamızı veriyoruz. Amacımız Bodrum'a kadar devam etmek yalnız hava kararmaya yüz tutuyor. Mehmet Güllük te halası olduğunu ve istersek orada konaklayabileceğimizi belirtiyor.
 
Açıkçası bu misafirperverliği geri çevirecek durumda değilim. Ayvalık da gece saati yoğunlaşan köpek saldırılarından sonra Güllük de konaklamak bana da mantıklı geliyor. Yaklaşık 30 km kadar Güllüğe doğru zifiri karanlıkta pedal çeviriyoruz.
 
Mehmet'in halası güleç yüzlü sıcak bir insan. Bizi yolda karşılıyor. Bir gece misafir oluyoruz. Çok cana yakın bu ailede enfes bir akşam yemeği ile karnımızı doyuruyoruz.
 
Sabah eniştesi bize sahilde çay ısmarlıyor. Ve Mehmet le beraber ertesi gün Bodrum'a doğru yola koyuluyoruz.


 



 

 

Bodrum un merkezine inerken yokuş aşağı salınıyoruz. Harika bir manzara var. Yukarıdan kalenin görünümü çok güzel. Sahile indiğimizde biraz turluyoruz. Ne yazık ki Bodrum esnafı ve şehir düzenlemesi ile beni şaşırtmıyor. Denizin bir metre önündeyiz ama denizi görmek ne mümkün!! Yan yana sıralanmış birbirinden pahalı gezi tekneleri karşımızda bir set oluşturmuş bizi gösteriş deryası içinde boğuyor. Bu güzel koyu görme özgürlüğümüz birilerine peşkeş çekilmişti çoktan parası olan bizi doğanın güzelliklerinden alıkoyuyordu işte. Öğrendiğime göre bir liman inşası varmış. Umarım bu rezillik yeni yapılacak limanla ortadan kalkar.


 
 Ayın 18 ine kadar mecburen Bodrum'da vize tarihimin gelmesini bekleyecektim. Mehmet le vedalaştık.
 
Camping alanının Gümbet koyunda olduğunu öğrenince Gümbet e pedalladım. Zetaş Camping de 3 gün konakladım.
 
Bodrum''a gelince; Bodrum'u hiç beğenmedim. Yozlaşmış eğlence kültürü ile sabahlara kadar süren gürültü kirliliği, kazıkçı esnafı ile bana hiç sıcak bir yer gelmedi.



 




Artık turun Türkiye ayağını tamamlamıştım. Ayın 18 inde Kos adasına kalkacak feribota biletimi aldım. Bodrum da geçirdiğim en güzel gün Şafak abinin Bitez de bulunan kardeşinin işletmesinde geçirdiğim son gün oldu. Bu güzel tesiste Levent abi ve ortağı ile lezzetli bir öğlen yemeğinden sonra kamp alanına dönerek günümü Gümbet te bitirdim.
 


 

No comments:

Post a Comment