Hangi kusurunu düzeltme fırsatı verdiler?
Son durağa gelmeden yolculuğun bitmek üzere olduğunu haber verdiler mi sana?
Birdenbire buraya kadar dediler.
Oysa bilseydin nasıl bakardın istasyonlara, pencereden görünen hiçbir ağacı, hiçbir gökyüzü parçasını kaçırmazdın.
Bütün sularda gölgeni seyrederdin...
Oğuz Atay-Tutunamayanlar

Monday 1 July 2013

Politika - Rovies ( Selanik Turunda 10. Gün )

Yapılan Yol 99 km
Toplam Tırmanış 1533 metre
En Yüksek Tırmanış 612 metre

Politika köyünde akşam yemeği için civarda araştırma yapıyorum. Karşıma çıkan ilk bara giriyorum. Sadece çalışanlar ve ben varım. İki adet peynirli sandviç söylüyorum. Ertesi gün için rotamı çalışanlarla birlikte yapıyoruz. 18 km sürecek tırmanışla 700 metre rakıma çıkacağımı söylüyorlar.

Sandviçler geldiğinde tahmin ettiğimden daha büyük bir tabak geliyor. Patates kızartması ve sandviçlere aç bir kurt gibi saldırıyorum. Saç sakal iyice birbirine karışmış bir haldeyim. Kıyafetlerim toz toprak içinde. Çatal bıçaktan vazgeçmiştim çoktan. Artık her akşam açlığında etkisi ile biraz da böyle olmasından eğlendiğim için yemek karşıma geldiğinde şaşkın bakışlara aldırış etmeden dilediğimce takılıyorum kendi halimde.

Karnım doyduğunda kampa dönüyorum. Önce pis eşyalarımı yıkıyorum. Bagaj ipimi çadırın üzerindeki ağacın iki dalına asarak çamaşır ipi niyeti ile kullanıyorum.

Deliksiz bir uyku çekiyorum. Sabah güzel bir güne uyanıyorum.



Sabah kahvaltısı için açık bir büfeden bir kutu papadopoulos kurabiyesi alıyorum. Bugünden sonra hemen hemen her gün bu kurabiylerden yedim. Karton kutu içinde satılan bu kurabiyeler hayatımda tattığım en güzel kurabiyeler. Hemen hemen her markette satılıyor ve hepsi sanki az önce çıkmış kadar taze.

Kahvaltımı yaptıktan sonra 11 km kadar geri dönüyorum. Anayola bağlanarak Rovies'e doğru yol almaya başlıyorum.

Bir önceki gün barda bulunan Yunanlılar seçtiğim rotanın çok zor olduğunu belirtiyorlardı. Aşağıdan baktığımda rakım çok yüksek görünmüyor. Yunanlıların abarttığını düşünüyorum. Pedal basmaya başlıyorum.


Köyler geride kalıyor. Artık doğa ile başbaşa tırmanışa geçiyorum. Karşımda duran dağa tırmanmaya henüz başlıyorum ki karşıdan karşıya geçen onlarca cırcır böceği ile karşılaşıyorum. Çoğu seyrek geçen araçlar tarafından ezilmiş haldeler. Birinin fotoğrafını çekebiliyorum.


Rampayı tırmanmaya başlıyorum. Açlık yavaş yavaş bastırıyor. Dağın eteğinde aşağıdaki restoran karşımda beliriyor. Fırsatı bulunca hemen değerlendiriyorum. Güzel bir omletle karnımı doyuruyorum. Akşam yemeğine kadar bu omletle idare edeceğimin farkındayım. Uzun turda öğrendiğim en önemli şey yemek buldun ye su buldun iç...
  

Sürekli tırmanış aşağıdaki Yunanlıları haklı çıkarıyor. Virajları bir dönüyorum deniz manzarası bir dönüyorum dağ manzarası. Keyifle pedal basıyorum. Virajlar ve tırmanış bitmiyor manzara o kadar güzel ki ben de bitsin istemiyorum zaten.





Tırmanış için hem fiziksel olarak yeterliyim hem de motivasyonum üst düzeyde. Sıcak zorlasa bile keyfim yerinde. Tek sıkıntı susuzluk oluyor. Hiç çeşmeye denk gelmiyorum. 


 






Zirveye çıktığımda susuzluk iyice artıyor. Ama yaklaşık 18 km süren çıkıştan sonra iniş o kadar keyifli ki susuzluğumu unutuyorum.



Bir müddet sonra sağımda başlayan dere boyunca son sürat inişimi gerçekleştiriyorum. Yol o denli boş ki sanki sadece benim kullanımıma bırakılmış.

J 




Dere boyu yaptığım iniş beni Limni ye doğru götürürken rampların biteceğini düşünsem de sürekli iniş çıkış şeklinde devam eden yol bu zamanlarda oldukça yorulmama sebep oluyor. O denli yorulmuşum ki Limni ye vardığımda kendimi zafer kazanmış gibi hissediyorum.



 
Limni' ye hiç giriş yapmadan sadece yukarıdan izleyerek Rovies'e doğru ilk sapaktan dönüyorum. Hedefim Rovies deki kamp alanı olarak tekrar şekilleniyor.


 
Yollar da çok çeşitli canlılarla karşılaşıyorum. Bazısı bazı bölgelerde yoğun yaşıyor. Kendi yaşam alanlarını zapt ettiğimiz yetmiyormuş gibi bu canlıların yaşam haklarının üzerinden de otomobillerimiz ile işte böyle geçiyoruz. Bu çok güzel yılan onlarca kedi, köpek, kuş, kirpi, çekirge, cırcırböceği, sincap, fare, karınca dan biri işte. Oysa bir insan ezildiğinde bu kadar rahat  bakamıyoruz leşine...

 
 
Bu yılan kardeşimden insanlar adına özür diledikten kısa bir süre sonra Rovies'e ulaşıyorum. Yalnız kamp alanı Rovies'i geçtikten 5 km sonra. Kamp alanına vardığımda henüz hizmete açılmamış olduğunu görüyorum. Ağaçlar içinde sanki terkedilmiş bir görünüm var alanda. Bir kaç karavan var ama kimsecikler yok. Güzel manzaralı bir yer bulup çadırımı atıyorum hemen.
 
 
 
 
Sıcak çok yorduğu için üzerimi değiştirerek denize giriyorum. Yalnız deniz inanılmaz kayalık ve taşlık. Bir kaç adım atıyorum ve berrak suyun içinde deniz kestanelerine merhaba diyorum. Dizim kadar suda güvenli bulduğum yerde uzanarak serinliyorum.
 
Aslında Politika köyünden Rovies'e 84 km tutuyor. Ama kamp alanı 5 km dışard. Henüz kamping hizmete açık olmadığı için akşam yemeğini Rovies'te yiyorum. Rovies'e meydanda karşılıklı iki restoran var. Ne yazık ki alkol satmıyorlar. Bir parça köfte ve Yunan salatası ile karnımı güzelce doyuruyorum. Kamp alanına gidiş geliş ile yolculuğumun 10. gününde 99 km yol yapmış oluyorum.


 
Karanlık iyice bastırdığında kamp alanına geri dönüyorum. Sessizliği denizden gelen dalgalar bozuyor. Ağaçlık alanda tek başınayım. Biraz korkuyorum. Kendi sesimi kayda alıp yolculuğumu anlatıyorum. Bitince adeta ninni gibi kendi sesimi dinlerken uyuya kalıyorum.
 





 



 

2 comments:

  1. Eski yazı havana dönüyorsun

    ReplyDelete
  2. bitirmeye çalışıyorum daha yazacağım turlar var

    ReplyDelete