Hangi kusurunu düzeltme fırsatı verdiler?
Son durağa gelmeden yolculuğun bitmek üzere olduğunu haber verdiler mi sana?
Birdenbire buraya kadar dediler.
Oysa bilseydin nasıl bakardın istasyonlara, pencereden görünen hiçbir ağacı, hiçbir gökyüzü parçasını kaçırmazdın.
Bütün sularda gölgeni seyrederdin...
Oğuz Atay-Tutunamayanlar

Tuesday 2 July 2013

Rovies - Volos ( Selanik Turunda 11. Gün )

Alınan Yol 112 km
Toplam Tırmanış 1266 metre
En yüksek tırmanış 217 metre

Rovies de gece biraz korksam da güzel bir güne uyanıyorum. Çadırdan çıktığımda kilidimin anahtarlarını bisikletin yanında bıraktığımı görüyorum. Neyse ki gece kampingdeki ıssızlığı kimse bozmak istememiş.


 
Çevrede kahvaltı yapabileceğim hiç bir yer yok. Dolayısıyla eşyalarımı toplayarak kahvaltıyı yolun bana yapacağı sürprizlere bırakıyorum.

 

Bugünkü planım akşam Volos'da konaklamak. Kıyı şehri olduğu için kamping bulacağımı düşünüyorum. Volos'a gitmek için yarımadadan anakaraya geçmem gerekiyor. Dün Rovies'e varmadan önce su için durduğum bir kantinde tamamen tarzanca el kol hareketleri ile anlaştığımız amca bana Agiokampos'dan feribotla Glifia'ya geçeceğimi müjdeliyordu. Dolayısyla sahil yolundan Agiokampos'a doğru pedal çevirmeye başlıyorum.





Yol gerçekten çok güzel. Kahvaltımı yapmam için sanıyorum bir 20 km kadar yol yapmam gerekiyor. Tarih gün saat bu kavramları tamamen unutmuş bir halde güneşe bakarak yaşamaya başlıyorum. Hep böyle olmasını istemiştim ne saat edineceğim ne de kimselere tarih gün soracağım bundan böyle. Zamanında turu bitirmek için tek yapmam gereken durmadan pedal basmak olduğunu biliyorum bu da bana yetiyor.







 
Loutra Edipsou ' ya vardığımda kahvaltı için küçük bir pastanede mola veriyorum. Üstelik çayda var. Poğaça börek açma bulamasam da kuru pastalarla idare ediyorum. Bu pastanede Türk olduğumu öğrenen hanımlar bana oldukça yardımsever davranıyorlar.



 
Agiokampos'a vardığımda feribotu kaçırdığımı öğreniyorum. Bir sonraki feribota tam bir buçuk saat olduğunu söylüyorlar. Sahilde bir iki kafe var. Bu kafelerin birinde önce bir omlet yiyorum sonra da bir miktar uyuyorum.

 
Feribot yanaştığında karnım tok  ve uykumu almış bir şekilde Glifia ya doğru yol alıyorum.



 




 



Glifia ya vardığımda beni yaklaşık 2 km lik bir rampa karşılıyor. Hava oldukça sıcak. Burada ses kaydı yapıyorum. Yunanistan'ın yokuşlarına küfürler savuruyorum.



 
Tırmanış bittiğinde sonunda yol 5 ye yakın iniş veriyor. Achillon'a vardığımda Yunanistan ile tekrar barışıyorum :)
 
 

Tırmanış bitti derken karşımda bir dağ beliriyor. Dağın rakımı çok yüksek.  Ve yolun dağın zirvesinden verip vermediğini bir türlü seçemiyorum. Zirveye giden yol dümdüz dolayısıyla oldukça eğim var. Yunanlılar için de buraya yol yapmanın iyi bir fikir olmadığını düşünsem de yol dağın zirvesine doğru çıkıyor.

 

 
Motivasyonumu korumak için dağa doğru olanca gücümle pedal çevirirken kendi kendime yeminler ediyorum durmadan çıkacağıma asla pes etmeyeceğime dair. Hatta o an sigarayı bırakmaya karar veriyorum :) Son sigaramı Ptaleos diye bir köyde içiyorum ve resmini çekiyorum :) (üstte ikinci fotoda)

Ve bir miktar tırmandıktan sonra dağın eteğinden Volos yoluna doğru iniş başlıyor. Aklın yolu bir işte. Yarısını tırmandırıp dağın eteğinden arkasına iniş yapıyorum.



 
 
 
İnişten sonra yol bir miktar düz gidiyor ve Volos tabelasını görüyorum. Burada aslında bir seçim yapmam gerekiyor. Larisa yönünden de gidebilirim Ama ben tabii ki Volos'u seçiyorum. Çünkü Volos bir kıyı şehri ve nedense ben de Volos'u görmeyi çok istiyorum.

 


Volos'a doğru pedal çevirirken ilk kez Selanik tabelası ile karşılaşıyorum. Oldukça heyecanlanmama sebep oluyor. Yıllarca hayalini kurduğum Selanik e gün geçtikçe yaklaşıyorum. Bir kaplumbağa gibi evimi sırtımda taşıyarak tamamen kendi gücümle emeğimle açlığımla susuzluğumla Ata'nın Selanik'teki evini hayal ederek basıyorum pedalıma.

 
 
Aşağıdaki fotodan ne kadar seçiliyor bilmiyorum ama yerleşim yerinden uzaklaştığımda yolun kenarında dev örümcek ağları beliriyor. Örümcek göremesem de yan yana onlarca örümcek ağı var. Bir kaçına sinek böcek takılmış. 
 
 
Biraz daha ilerledikten sonra tabela bana bu bölgenin eşek bölgesi olduğunu anlatıyor. Ama hiç eşeğe denk geliyorum :)


Volos'a varmadan bir Selanik tabelası daha çıkıyor. 209 km yakınına kadar geldiğimi anlıyorum. İçimde Selanik'e devam etme isteği uyansa da tabii ki ne zaman ne de fiziksel olarak gidebilecek durumda değilim. Volos'a doğru devam ediyorum.



 
Volos a dönen son virajda bir üstgeçit var. Sanıyorum Volos'a hoşgeldiniz diyor.

 

 Selanik tabelası ayrımından sonra yaklaşık  2,5 km tırmanış yaptıktan sonra bu güzel Yunan şehrine doğru inişim başlıyor...

 
Volos,' a vardığımda harika bir şehirle karşılaşıyorum. Çok hareketli genç nüfus fazla. Kamping alanı için yaklaşık bir 30 km daha gitmem gerektiğini öğrenince bir otelde konaklamaya karar veriyorum. Şehir merkezine dönerken bir çıkmaz sokağa ortasından dalıveriyorum. Çıkmaz olduğunu üç tane köpeğin bana aynı anda saldırmasından anlıyorum.
 
Bisikleti köpeklerle arama koyarak geri geri uzaklaşmaya çalışıyorum. Isırılmadan köpeklerin bölgesinden çıkma niyetindeyim. Üç tane köpek olduğu için bisikletle kendimi korumakta zorlanıyorum.
 
Bir sağa bir sola çevirerek bisikletimi köpeklerin dişlerinden korunmaya çalışırken sokak bitiyor arkamda. Son çare bisikletimi yere bırakarak taş alıyormuş gibi yapıyorum ve köpeklerin üstüne atılıyorum.
 
Bir anda köpeklerde duruma şaşırmış olacak ki biri kaçınca diğer ikisi de peşinden gidiyor.
 
Ucuz bir otel bulup odama yerleşiyorum. Otelin resepsiyonunda sanıyorum patronun kızı var. Bisikletim içim bana kaplumbağa beslediği bahçesinde yer ayarlıyor. Kameramı da bilgisayarından şarj etmesi için ona bırakıyorum.


No comments:

Post a Comment