Hangi kusurunu düzeltme fırsatı verdiler?
Son durağa gelmeden yolculuğun bitmek üzere olduğunu haber verdiler mi sana?
Birdenbire buraya kadar dediler.
Oysa bilseydin nasıl bakardın istasyonlara, pencereden görünen hiçbir ağacı, hiçbir gökyüzü parçasını kaçırmazdın.
Bütün sularda gölgeni seyrederdin...
Oğuz Atay-Tutunamayanlar

Saturday 29 December 2012

Sarıkamış Şehitlerini Anma Turu

 Sarıkamış Şehitlerini Anma Turu Uğurlama

 Sarıkamış Şehitlerini Anma Turu için facebook üzerinden etkinlik daveti geldiğinde hiç düşünmedim. Kutsal bir amacın bir küçük parçası olacak, bu tura emek veren yiğitlerin yanında olduğumu gösterecektim. İlk kez profesyonel bisikletçilerle bir arada olmak da benim için ayrı bir heyecan olacaktı.  Üstelik uğurlama turu kapsamında boğaz köprüsünden bisikletlerle geçecektik.

 29 Aralık 2012 tarihi saat 11:00 da başlayacak olan bu tur için saat 09:00 da Beşiktaş iskelesinde buluşma ayarlanmıştı. Beşiktaş iskelesine vardığımda henüz bir bisikletli vardı. Muhabbet ufaktan başlamıştı ki yavaş yavaş diğer katılımcılar da geldiler. Hareket saati geldiğinde grup halinde vapura yerleştik. Bisikletler şehir hatları vapuruna özenle yerleştirildi. Vapur yanaşana kadar sohbet sürdü. Hava soğuk ve çisenti var, ortak paydamız bisiklet ve turun amacı ortamı ısıtmaya yetiyor. Taksim de anıtın önünde yapılacak törenle start verilecek. 8 bisikletli olarak etkinlik alanına İnönü Stadının yanından tek sıra halinde tırmanmaya başlıyoruz. Tırmanış bitiyor ve meydana topluca varıyoruz.

 Sponsor firmalardan biri bisikletlilere sıcak makarna ikram ediyor. Afiyetle mideye indirilen makarnalar turun kalanı için son yiyeceğimiz sanarken Serkan bir bonibon poşeti çıkarıp hepimizle paylaşıyor. İnsan farklı kılan elindekini paylaşmak. Bir vosvosçu arkadaşımından duyduğum bizde küçük şeylerin değeri büyük olur sözü hatırıma geliyor. Havanın soğuk olması katılımcı sayısını etkilemiş görünüyor. Beklediğimin altında katılım olmasını bu değerleri korumamız ve sahiplenmemiz adına üzücü buluyorum. Kelimenin gerçek anlamıyla dondurucu soğuktan tek bir kurşun atmadan ölen on binlerce insanımızı anarken soğuk havanın katılımı düşürmesini kabullenmek istemiyorum. Bu düşünceler aklımdan geçerken Üsküdar Belediye sine bağlı bando takımı görünüyor.




 Saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile birlikte yetkililer konuşma yapıyor. Bu etkinliklerde yeni olduğum için isimleri bilmiyorum. Ama söylemeliyim ki etkinlik için yetkili bir konuşmacının kürk giymesi beni son derece rahatsız ediyor. Yetkili biri olarak bu ulvi amaca harcanan zamana ve emeklerine saygı duymakla beraber  bu görüntüyü çirkin buluyorum. Bisikletçiyiz neticede, doğaya saygılı duyarlı insanlarız diye geçiyor aklımdan.
Tören bitimi ile beraber start veriliyor.

 Çıktığımız yoldan Dolmabahçe Sarayı önüne doğru iniş başlıyor. Yıldız yokuşunu toplu halde çıkıyoruz. Boğaziçi Köprüsü kavşağına geldiğimizde grup biraz daha ayrışıyor. Start verilirken eskortu geçmememiz,tur otobüsünün arkasında kalmamız şeklinde aldığımız tavsiyeye uyuyorum. Profesyonel arkadaşların hemen gerisinde bisiklet sürmenin keyfini yaşıyorum. Yerler ıslak ve tekerlerden seken çamurlara aldırmadan yol almaya devam ediyoruz. Bu sırada araçlardaki insanlar tura desteklerini klakson çalarak paylaşıyorlar.

 Köprüde manzara büyüleyici, bir martı edasıyla geçiyoruz denizin üzerinden. Martılar gibi rüzgar biriktiriyoruz kanatlarımızın altında. Yukarıda gök kubbe aşağıda deniz aynı tutkuyla çırpa çırpa pedallarımızı uçuyoruz boğazın serinliğinde.

(http://nukromu.wordpress.com/category/kitap/page/2/)
Gişelerden geçiyoruz. HGS gişesini kullanıyoruz. Burada enterasan bir şey oluyor. Gişeyi geçerken tabelada sürekli kaçak geçiş cezası yer alıyor. Önümüzdeki gruba yaklaşık 50 şer TL ceza geliyor :) Engin abi ile ben geçerken 300 TL ye yakın bir ceza yazıyor ekranda. Engin abinin dediğine göre sensörler bizi büyük araç sınıfından saymış olabilir :) Bisiklet özgürlük neticede ceza bizi ırgalamaz diyoruz devam ediyoruz pedal basmaya.

 Ümraniye çıkışına vardığımızda bir kısım bisikletli aramızdan ayrılıyor. Her bir kavşakta biraz daha azalıyor sayımız. Dayanamayıp kendimle ters düşüyorum Sarıkamış bisikletçilerinin arasına karışıp kısa bir süre için en ön sırada gidiyorum. Küçük bir zaman için Sarıkamış a ben de gidiyor gibi hissetmenin sevincini yaşıyorum. Daha sonra hız keserek yine arkalarından takibe devam ediyorum.

 İlerlerken bir araba yanımda yavaşlıyor. Renkli cam açılıyor. Belli ki desteklerini dile getircekler diyorum. Yaşlı bir kadın ve adam var içinde aracın. Aracı kullanan amca sesleniyor; Biraz daha hızlı sürün arkada trafik oluyor diyor. Amca bunda vites varda gaz pedalı bulunmuyor diyorum içimden, gülüp geçiyorum..
Maltepe İdealtepe Küçükyalı derken Kartal'a yaklaştığımızda Sarıkamış bisikletlilerinin arkasında sadece iki amatör kalıyoruz. Önümdeki arkadaşta bırakıyor takibi. Hala seçebiliyorum etkinlik otobüsünü, eskort aracının kırmızı ışıkları 500 metre ileride parlıyor hala. Sıkışan trafikte yetişmeye çalışıyorum. Tuzla ya kadar eşlik edeceğim diyorum pes etmeyeceğim. Sağ şerit dolu. Araçların ortasına dalıyorum. Tüm gücümle pedal basmaya devam ederken km sayacım 42 km ye kadar çıkıyor. Kartal köprüsüne yaklaşırken mesafeyi yarı yarıya düşürüyorum ama yetişemiyorum. Yine de pes etmek yok. Pendik köprüsünde yine mesafe kısalıyor eskortla ama ne kadar çabalasam da nafile. Arkalarında eşlik eden kalmayınca tempoyu arttırdılar diye tahmin ediyorum. Tuzla çıkışına geldiğimde artık göremiyorum bile Sarıkamış Bisikletçilerini...

 Yolunuz açık olsun diyorum arkalarından... Biz o kadar uzağa şimdilik gelemesek de biz de ulaşacağız Sarıkamışa sizinle...




 Sahilden eve tek başıma dönüyorum. Rüzgar ve çisenti devam ediyor. Eve vardığımda km saati 69,90 diyor. 70 e tamamlamıyorum :)







No comments:

Post a Comment